23 Şubat 2014 Pazar

Kurtlara Söyle Eve Döndüm

Kurtlara Söyle Eve Döndüm… Bu isim de ne böyle diyebilirsiniz ama kitabı okuduğunuzda anlayacaksınız bu ismin esas manasını. Aşağıdaki kapak birçok şeyi anlatıyor aslında, siz bu masalsı ve duygu yüklü romanı kapağı hayal ederek okuyun bence.

Gelelim yoruma. Bu kitap hakkında söyleyecek öyle çok şey var ki aslında; ama hiçbiri de kitabı kapatıp kapağına baktığım zamanki hislerimi tarif edemez sanıyorum. Öncelikle bu kitabı okurken tüm önyargılarınızdan arınmanız gerektiğini belirtmeliyim. Çünkü bu kitabın içinde aynı cinsiyetten iki insanın -Finn ile Toby'nin- birbirine olan aşkı var. Yalnız bu öyle bir aşk ki bence çoğu aşkı solda sıfır bırakır. Ayrıca kitabın asıl karakteri -yani kitabı ağzından okuduğumuz ergen kız- June Elbus da dayısına aşık. Ama bu aşk biraz daha hayranlık seviyesinde bence. Bu iki aşk da oldukça güçlü. Ancak hiçbiri Finn'in hem Toby'e hem de June'a duyduğu sevgi ve korumacılık hissi kadar kuvvetli olamaz (o nasıl bir nottu öyle, kalbime oturdu).

Kitaptaki esas kız June Elbus Ortaçağ hayranı, eski tarz botları ile eteğini giyip evlerinin yakınındaki ormana gitmekten ve kendini Ortaçağ'da hayal etmekten hoşlanan bir kız. Ormanda ara ara kurtların sesini duyuyor. Dayısı Finn ile çok iyi anlaşıyorlar. Dayısı AIDS ve ölmek üzere. Annesi dayısının AIDS olmasının sorumlu olarak Finn'in erkek arkadaşı, sevgilisi, "biricik aşkı" Toby'yi sorumlu tutuyor. Aile de bir tabu gibi Toby'den konuşulmasından hoşlanılmıyor. Ne oluyorsa June'un Toby'nin ısrarına dayanamayıp Finn öldükten sonra onunla buluşmasıyla başlıyor. Aslında insanların ne kadar da önyargılı olabileceğini yüzümüze vuruyor yazar. Hele sonlara doğru duygu patlaması yaşadım. Yazar öyle büyük bir incelikle yazmış ki kitabı hikaye yanı başınızda yaşanıyor gibi. Bazen garipsiyorsunuz ama çoğunlukla içselleştiriyorsunuz. Hiçbir şey göründüğü gibi değil inanın; insanları yargılarken, ahkam keserken bir kere daha düşünün.

Ve aşk… Aşk öylesine kuvvetli bir duygu ki bence karşı cinse duyulan bir duyguya indirgenemez. Çok daha derin, karışık ve acımasız bir duygu. Bazen sizi yücelten, bazen de sizi dibe sürükleyen bir duygu. Elbette ki yanlış kişiye aşık olabilirsiniz, ancak birbirini seven iki yetişkin kişiye nasıl sizinkisi yanlış bir aşk diyebilirsiniz ki? Ve nasıl birini tanımadan tüm suçu ona yükleyebilirsiniz? İnsanlar bunu hep yapıyor ne yazık ki... Demem o ki bu kitap benden tam not aldı ve yüreğimde derin bir iz bıraktı. Kesinlikle tavsiye ediyorum.

Resim Finn ve Toby’yi temsil ediyor.
Kitaptan birkaç alıntı:
“Ben dakikaların hırsızıydım. Onları Toby’den ve kendimden çalmıştım. İşin aslı buydu.”
“Kalbime dövme gibi işlemiş kapkara düğmelerim var. Bunları hayatım boyunca taşıyacağım. Ama kalbimin bir diğer köşesinde de sözümü tuttuğumu bilen bir yer var. Sonuna dek Toby’ye göz kulak olmuştum. Yalnız kalmaması için yanındaydım. Tam da Finn' in istediği gibi.”
“Kesin olarak bildiğim bir tek şey var. Artık süper gücümü kaybettim. Kalbim kırık ve yumuşacık. Ve bir kez daha yalnızım.”

Ve bence bu kitabın filmi yapılmalı. Kesinlikle izlerim.

Em Chainey

NOT: Bu yayın sevgili okurum EM CHAINEY tarafından hazırlanmıştır. Blog'a katkılarından dolayı teşekkkür ederim.


2 yorum:

  1. Bence çok güzel bir yazı yazmışsınız sayenizde böyle güzel bir kitap ile tanışmış oldum teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Blog'a olan ilginden dolayı ben teşekkür ederim.
      Sevgiler...

      Sil