10 Aralık 2014 Çarşamba

İntihar Etmek ya da Etmemek... İşte Bütün Mesele Bu!



Uzunca bir süredir yaşama sevincim olmadan devam ediyorum hayata. Hep yeni heyecanlar, yeni amaçlar, yeni hedefler koyuyorum önüme yaşamaya olan motivasyonumu yeniden kazanabilmek için. Eskiden ben mutlu ve hayata karşı meraklı, heyecanlı, tutkulu biriydim. Hayallerim vardı benim... hem de tutkuyla inandığım hayaller!

Aslına bakacak olursanız kağıt üzerinde harika bir hayatım var. Sağlığım yerinde, pek çok kişinin sahip olabilmek için bir yerlerini yırttıkları bir işim var, yine pek çok kişinin çalışabilmek için yırtındığı bir iş yerim var, istediğim şeyi alabiliyorum, istediğim yere gidebiliyorum (tabi ki makul ölçülerde), saray olmasa da başımı sokacak bir evim var, zengin olmasam da lüks isteklerim dışındaki isteklerimi karşılayacak param var.

Tüm bu saydıklarım pek çok kişiyi son derece mutlu eder bu ülkede. Zaten sorun da bu! Ben kendi hayatımı değil, başkalarının istediği hayatı yaşıyorum. Daha doğrusu ailemin yaşamamı istediği hayatı!

Yoksunluk çekiyor olmamak şükredilmesi gereken bir şey ki ben de her daim Allah'a bana verdiklerinden dolayı şükreder, diğer ihtiyacı olan insanlara da vermesi için dua ederim. Okuyunca pek çoğunuz beni şımarıklıkla suçlayacaksınız, "rahat batıyor" diyeceksiniz muhtemelen ama artık yaşayacak enerjimin kalmadığını hissediyorum. Her gün sanki yatağa bağlanmışım gibi uyanıyorum. Zorlukla yataktan çıkıyor, zorlukla kendimi duşun altına atıyorum. Su akıyor, aklımdaki düşünceler akıyor... Gözlerim yaşarıyor, ağlıyorum biraz ve sonra mecburiyetten koşa koşa işe gidiyorum gözlerimdeki yaşları koluma silerek.

Ayaklarım iki ileri bir geri gidiyor. İstemiyorum çalışmak... en azından şimdiki işimde çalışmak. İstifamı vereceğim, yeterrrr... diyorum ama iş yerinin kapısından girdikten sonra herkese mutlu, başarılı, neşeli bir insan portresi çiziyor, akşama değin canla başla çalışıyor, sonra da boynumu büke büke evime dönüyorum.

Aynı döngü yaklaşık olarak 10 senedir devam ediyor. Aslında kendime söz vermiştim 30'uma dek hayatımı düzene koyacağıma dair. Olmazsa da acı çekmek yerine veda edecektim yaşama. Madem hayatım yaşamaya değer, o halde isteyen alsın evimi, işimi, hayatımı...

İşimi değiştirmek için aslında bir takım girişimlerde bulundum ama her defasında ailemin şiddetli karşı çıkmaları sonucu ya vazgeçtim, ya da kendi kendimi sabote ettim ailemin gazabından korktuğumdan. İş değişmiyorsa hayata tutunmak için bir şeyler bulmak gerek dedim ve beni nelerin mutlu ettiğini bulmaya çalıştım.

Orta gelirli bir ailede büyümeme rağmen kıyafet ile ilgili yaralarım vardı. Ve kıyafetler beni mutlu ediyordu. Bu yüzden kendimi kıyafetlere verdim. Tüm gelirimi kıyafetlere yatırıyor, eve ne kadar çok poşetle gelirsem o kadar çok mutlu oluyordum. Ciddi ciddi mutlu ediyordu bu anlattığım şey beni. Kimseye de bir zararı yoktu ama bir süre sonra etkisi kaybolmaya başladı. Mutlu etmiyordu artık alışveriş beni!

Yeniden arayışa girdim ve güzel bir tabak yemeğin bana her şeyi unutturduğunu fark ettim. Kendimi yemek yemeye adadım. En güzel restoranlara gidiliyor, en pahalı menüler yeniyordu. Özellikle sütlü tatlılar resmen bende uyuşturucu etkisi yapıyordu. Günde 3-4 tabak tavuk göğsü yemeden yatmıyordum. Ama bu da bir süre sonra zevk vermemeye başladı ve yeniden eski günlere döndüm. Allah'tan genetik olarak şanslıyım da bunca yemeye rağmen kilo almadım bu süreçte.

Bu kötü günlerde bir kaç tane pahalı teknolojik alet aldım ve çocuk gibi mutlu oldum. Sonraki dönem hayatım pahalı teknolojik aletlere para harcayarak geçti. Telefonlar, saatler, televizyonlar, oyun konsolları vs vs vs... Eve gelen her kutuyu heyecanla açıyor, saatlerce kullanma kılavuzlarını okuyor, kurcalıyor, zaman öldürüyordum. Anlık mutluluk yaşasam da genel olarak mutsuzdum, yine ağlaya ağlaya işe gidiyordum.

Sonra (biraz da arkadaşımın ısrarıyla) yurt dışına çıktım. Gittiğim bir haftalık bayram tatili bana doping gibi geldi. Tatil dönüşü sanki yeni bir insan olmuştum. Bu motivasyon ile kendimi seyahate adadım. Ne zaman ucuz bir bilet bulsam yurt dışına çıkmaya başladım. Yurt içinde de tatillerde özellikle güneye gidip dağıttım. Tatillerde esnasında İstanbul'daki yaşamımı tamamen unutup anın, mekanın tadını çıkarttım. Diğer heyecan arayışlarımın makus kaderi gibi seyahat etmek de beni keyiflendirmemeye başladı. Mesela önümüzdeki aylarda 1 haftalığına Kuzey İtalya'ya gideceğim. Taaaa yaz aylarında planlanıp tüm biletler alındı ama hiç heyecanlanmıyorum. Hatta gitmesem mi acaba diye bile düşünmüyor değilim ki İtalya insanlarıyla, mimarisiyle, tarihiyle, doğasıyla, yemekleriyle ve erkekleriyle beni kendine tutkuyla bağlayan bir ülkedir.

Bazılarınız eminim ki yazdıklarımı okurken neden hayatına anlam katmak için aşk yaşamayı denemedi diye düşünmüştür. Onu da denedim merak etmeyiniz! Birini unutmak 5 seneme mal oldu, diğeri de beni sevgililer gününde sevişirken terk etti. Ölmez de sağ kalırsam bir ara uzun uzun anlatırım olan biteni.

Aslında bu blog'u açmamdaki sebep de biraz oyalanıp kafa dağıtmaktı. Dertleri tasaları, aşkları meşkleri yazacaktım ama sonradan kişisel şeyler yazmamanın daha uygun olduğuna karar verdim.

İşte böyle... Özellikle son bir kaç aydır her gün ölme fikriyle uyanıyorum. Kendimi ne kadar oyalarsam oyalayım bu fikir bende saplantı olmaya başladı. Korkuyorum! Korktuğum şey ölmek değil asla. Ölsem mutlu bile olurum ama inançlı bir insanım ben ve intihar etmek inançlarıma aykırı. Sonsuza dek cehennemde acı çekme fikri gerçekten çok ürkütücü. 50-60 sene dişimi sıkıp yaşarsam belki de öldükten sonra bir süre cehennemde cezamı çektikten sonra sonsuz mutluluk vaad edilen cennete gidebilirim diye düşünüyorum ama bunun için kendimde yeterli enerjiyi bulamıyorum.

Ha bu arada istifa edersem de mutlu olmayacağım, bunu da biliyorum. Çünkü uzun depresyon sürecim yolumu kaybetmeme sebep oldu. Sihirli bir değnek verseler ve istediğim işi yapabileceğimi söyleseler aval aval bakarım herhalde. Çünkü hiçbir şey yapmak istemiyorum artık! Tek istediğim uyumak, film izlemek, biraz okumak ve yeniden uyumak.

Bir kaç hafta önce kardeşimin şehir dışında bulunan ailemi ziyaret edeceğini öğredim ve bu haftasonu onları görmek için bilet aldım. Umarım ailemi görmek beni son dönemdeki saçma saplantımdan kurtarır.

Bu arada neden tüm bunları yazdım, hatta tam olarak ne yazdım hiçbir fikrim yok ama yine de paylaşacağım sizlerle. Belki de tek ihtiyacım olan paylaşmaktır!

31 yorum:

  1. ne iş yapıyorsun çok merak ettim. gerçekten aşk lazım sana belki yalnızlık zorluyordur. çok yakın arkadaşların var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önemli olan hangi işte çalıştığım değil ki...
      Sen Hollywood'da star olmak istersin ama o star da seninki gibi sade bir hayatı olsun ister!

      Belki de son dönemde biraz ıssız bıraktım kendimi.
      Bilemiyorum. Çok analitik düşünemiyorum son dönemde.

      Sil
    2. hani belki iş yerinden memnun değilsindir. istifa edip başka bir yerde aynı işi yapabilirsin diye dedim. tabi tamamen yaptığın işle ilgili bir sorun varsa location sorunu çözmez sanırım.

      Sil
    3. Sorun artık işim değil ki...
      Başka bir şey yapacak da gücüm yok.

      Sil
  2. Bi keresinde çok sıkılmıştım hayatta. Hala devam ediyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayat hep devam edecek
      Biz var olsak da olmasak da...

      Sil
  3. Gerçekten çok kızdım şu an sana. Sen bu zamana kadar çalışmışsın uğraşmışsın, 30 yaşına kadar gelmişsin, iyi kötü bir hayat kurmuşsun kendine. Biz ne yapalım?

    Twitterdan takip ettiğim kadarıyla nasıl bir hayat yaşadığını az çok tahmin edebiliyorum. Bence o hayattan biraz uzaklaş. Sade hayat yaşadığını düşünüyorsun ama bence çok da sade bir hayat yaşamıyorsun. Gerçekten sade bir hayat yaşamayı düşünebilirsin bir süre. Hiçbir şey için geç değil, kimsenin dediğini de yapmak zorunda değilsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah şu görecelilik...
      Bana sade gelen sana şaşalı geliyor, sana keyif veren bana acı...

      Ben de biraz uzaklaşmayı istiyorum açıkçası ama öyle kolay olmuyor bu işler.

      Sil
  4. Benim universiteye hazırlanırken ki geçen 1 senede ki düşüncelerin aynısı yazdıkların O.o
    Hala da ara ara vurur bana bu düşünceler kafamdan kovmak için en çok keyif aldığım yanında mutlu olduğum kişileri düşünürüm onlarla geçirdiğim güzel anları hayal ederim bu biraz oyaliyor insanı En azından bir müddet içindeki boslugu dolduruyor diyebilirim.
    Bence aşk lazım sana. Böyle acı vermeyen hani filmlerde olur ya veya kitaplarda aynı öyle bir şey. Onu da bulmak zor daha kendim bulamamışım sana söylüyorum :) Aman boşver aşık olmaya bak şıp diye olmuyor biliyorum ama Allah karşına bütün enerjini geri getirecek birini çıkarır inşallah...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hissettiğim çaresizlik duygusunu pek çok insan yaşıyor. Hep bir çıkış yolu buluyoruz hayatta. Hep bir sebep arıyoruz yaşamak için ama işin kötü yanı hayatta bazı şeyler elimizde değil.

      Aşk güzel bir şey tabi ki...
      Herkes kendisini seven, değer veren, koruyan, kollayan birini ister hayatında ama ya o kişi bizi istemiyorsa... o zaman ne olacak?

      Bence yaşamak için gereken motivasyon insanın içinden gelmeli. Tanrı öyle bir şekilde yaratmış ki insanı tecavüze de uğrasa, kazada kolu bacağı da kopsa, hapiste de yatsa hep yaşama içgüdüsü sayesinde ayakta kalıyor.

      Bazılarımız ise sanırım intihara meyilli olarak dünyaya geliyoruz. Ya da yaşadığımız hayat bizi bu duruma getiriyor, bilemiyorum.

      Ben de uzun yıllar senin yaptığın gibi depresif olduğum zamanlarda beni mutlu eden insanları, olayları düşündüm, fırsatım varsa onlarla vakit geçirdim ve bu süreci atlatmaya çalıştım. Ama son dönemde bunu başaramıyorum. Beni eskiden mutlu etmiş olan şeyler nedense gelmiyor aklıma. Her nefes alışımda hüznü çekiyorum içime.

      İnsanların büyük kısmının başardığı gibi ben de bu süreci yakında atlatacağım büyük ihtimalle. Hüzne de alışacağım bir süre sonra diğer pek çok şeye alıştığım gibi.

      Sil
    2. Hüzün deyince aslinda hayat sadece mutluluktan ya da bir şeylerden zevk almaktan ibaret değil ki... Hüzün de insanı bağlar hayata aslında.
      Aklıma çok güzel bir söz geldi kimin söylediğini hatırlamıyorum ama sana yardimci olacağını düşünüyorum :

      "Hayat bir piyano gibidir. Beyaz tuşlar mutluluğu , siyah tuşlar ise hüznü temsil eder. Ama unutmayın ki siyah tuşlar da müzik yapar. "

      Güzel söz değil mi? Sende ya da bende hüznümüzü kullanarak hayata tutunabiliriz. Fikrimce insanlar intihara meyilli doğmazlar aslında bunu yapmaya iten nedenler vardır ya da o kişinin ıç dünyası çok zengindir duyarlı duygusal bir kişidir.
      Dedigim gibi siyah tuşları kullan hayatında hep olacaklar yeter ki sen faydalanmasını bil. Nasıl faydalanacağını bende bilmiyorum ama bir yolu vardır mutlaka diyorum.

      Ölümü düşünmen çok da kötü bir şey değil aslında bir çoğumuz ölümsüzmüşüz gibi geziyoruz ortalıkta bunun ayrımcılığına varmak ölümü düşünmek bile bence bir erdem ama yapmamak şartıyla.

      Ben ölümü düşündüğümde arafta kalacağım düşüncesi dolanır ya da yaşanacak onca şeyi yaşamadan olur gidersem ya? Diye saçma sacma şeyler geçer aklımdan. Teoman'ın Çoban Yıldızı şarkısını dinleyince genelde böyle olurum. Sende bi dinle istersen. Biliyorum pek yardimci olamadım ama bende böyle karamsar biriyim sana enerjik bir şeyler diyemem guljmsetemem sadece aynı şeyleri yaşamış ve yaşamaya devam eden biri olarak sana sadece seni anlıyorum hemde çok iyi diyebilirim...

      Sil
  5. Yazını çok beğendim. Bazen aynı düşüncelere kapılıyorum. Herşeyin bir sonu var, insan neye tutunacağını şaşırıyor. İstekler de, elindekiler de bir süre sonra bayağılaşıyor ama bunu çözümününde intihar olduğunu düşünmüyorum. Umarım dediğin gibi en kısa sürede atlatırsın. Hem bak gerçekleştirmen gereken koca bir hayaller listen var oluum :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah zaten o hayaller de olmasa...
      Ama o liste biraz ütopik :) hepsini ölmeden evvel hepsini gerçekleştireceğim diye çabalarsam ölümsüz olurum :PpPppPp

      Sil
  6. Bu arada maddiyatçı hiçbirşey çözüm değil. Içindekileri haykırman, tabiri caizse ahlakını, özündeki iyiliği kaybetme PAHASINA yapmalısın bunu. İçinde biriktirip başka şeylerde çözüm ararsan o sorun sana kendini orada hissettirir hep.

    Edepsiz ol, içindeki zehri kus insanlara, lafın kimeyse. Asi ol, bazen de hain. İstemediğini yapmayıp, aklındakileri gerçekleştirmek harika bir his. Karşındakinin hezimeti hayal kırıklığı emin ol umrunda olmuyor :)

    Kendini gerçekleştireceksin kötülük yapıp kalp Kırma PAHASINA da olsa. Çünkü bize öğretilen iyilik kavramı genelde itaat kavramı oluyor :) her iyiliğini isteyen de iyi niyetli değil, artık uyan güzel kuşum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın be Tifany...

      Özellikte ailemi ziyaret ettikten sonra daha da hak verdim yazdıklarına.
      Hırçın olmak, istediğin şey uğrana insanları tüketmenin ilk kuralı ama benim hamurumda bu yok.
      Hep kendime karşı hırçınlık yapıp, kendimi tüketiyorum.
      Mantıken sana sonuna kadar katılıyorum ama pratikte işler böyle yürümüyor benim için :/

      Bir şekilde ben de çıkış yazan o parlak tabelayı göreceğim, öyle ya da böyle...

      Sil
  7. Aynı şekilde düşünüyorum ama lise bitip düzgün bi üniversiteyi kazanıp da bizimkilere hani kazanamazdım zaaaa !!! yapmadan ölmeye hiç bi yetim yok kusura bakmayın . Yani daha 4 yıl beni çekmek zorundasınız . Acıdım size . Kolay gelsin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Daha yolun başındasın.
      Yolun sonunda biri olarak sana naçizane tavsiyem: KENDİ HAYATINI YAŞA!
      Başkaları ne der, ne düşünür diye yaşama. Ya da insanlar seni sevsinler, sana değer versinler diye onların istedikleri kişi olmaya çalışma.
      Unutma ki bu dünya sen varsan var, sen yoksan hiç kimse yok!!!

      Sil
  8. bu tarz yazıları pek sevmiyorum zira kişileri düşündükleri şeylere yönlendirebilme tehlikesi var. Aklında intihar olan birisinin "yalnız değilim" düşüncesine kapılması bile korkunç. :// inanan biriyim demişsin evet dinimizce "intihar" etmek "Allah'a karşı gelmek" ile eş değer. Zira sen onun sana biçtiği ömre karşı geliyorsun, asla afferdileyemeyecek bir günah vs.vs. Ayrıca intihar edenler için hep şöyle derler "nasıl intihar etmiş isen kıyamete kadar hep o acıyı yaşar ve her saniye o şekilde intihar ederek kıyameti beklersin o.O" ne çok inrihar dedim töbe.

    kafandaki bu saçma düşünceyi at ve yapılacaklar listesi gibi seni mutlu eden ve mtusuz eden şeylerin bir listesini yap. mutsuz edenlerin yanına "bundan kurtulabilirim" "bu biraz uğraştıracak" "bu çok zor gibi" gibi şeyler yaz. Atıyorum "annemi kaybetme korkum çok büyük onsuz yaşayamam ben" diyorum hastalığından dolayı "bir gün gidecek" düşüncesi hep kafamda yanına ne yazmam gerekiyor "onu kaybetmeyecek olman çok zor o zaman kendini buna hazırla" :// gibi

    Bu listeni bekliyorum senden ayrıca tatlım sana bir Aşk lazım. Bana da lazım :// (şimdi bunun yanına bir paratez açalım mutlu edecekler listesinde) aç parantez (çözülebilir ama nasıl?) bulana kadar bir birimizi idare ederelim :D ahahaha

    yoldurma kendini hıh

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O değil de sen bana bayağı bayağı alıkmışsın :)))
      Allah iyiliğini versin, e mi

      Aileyi görmeye gittim. Onlar da bana iyi gelmedi. Son çare olarak psikiatra gittim. Antidepresan tedavisine başladık dün. İlaçlar sersemletti beni. Bir şey düşünemiyorum şu anda. Tek isteğim daha fazla uyumak...

      Sil
  9. Kız Aklında Ne Geçiyorum Unut yanlış olanlar biran boşluğa düşmüşsün bukdar bunaltma kendini olumlu düşünmeye bak her daim pozitif olmaya çalış gül kıscasa kendinle barışık ol çok şey kafaya takma taktıkça insan bunalıyor bebeğim üzme olurmu kendini aşkısı.
    Kendini Üzdükçe Bizde Üzülüyoruz Tatlım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim bebişim.

      Daha iyiyim şimdilerde.

      İyi ki varsın :)

      Sil
  10. Baya eskide kalmış umarım yazı gibi bu hislerin de eskide kalmıştır.

    Her ne kadar görmek istemesek de, kendimize yakıştıramasak da, hatta bundan utansak da hepimizin zaman zaman aklından geçen şeyi açık yüreklilikle haykırmışsın/haykırabilmişsin. Hem de "birileri hakkımda 'ay ne kadar güçsüz tüh tüh' gibi kendini bilmez yorumlar yapabilir"i umursamayacak kadar da özgüvenli kendinden emin bir duruş göstererek. Çünkü birçoğumuz bunu itiraf etmeyi bırak gerçekleştirdikten sonra bile sonrasında "kim ne konuşur"u düşünecek kadar etrafımızdakileri umursuyoruz, kendimden biliyorum. :/
    O yüzden güçlü bir karaktere sahip olduğun çok belli. Bu nedenle de herkesin aksine bana, bu dahil her türlü sorunun aynı açık yüreklilikle üstesinden gelebileceğini düşündürdü bu yazın. :))

    "Ayy saçmalama" tarzı vazgeçirmeyi hedefleyen değil tamamen böyle düşündüğüm için yazdım. Şimdiden tebrikler güçlü insan. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle teşekkür ederim.
      Beni çok anlayan bir yorum olmuş.

      Bu yazıdan hemen sonra bir psikiatra gittim ve antidepresan tedavisine başladım.
      Bu konudaki deneyimlerimi en yakın zamanda yazacağım.

      Sil
    2. anlayabildiysem ne mutlu bana. :)) çünkü bu aralar kimse kimseyi anlayamıyor. :/ başarabildiğime sevindim. :))

      harekete geçmişsin iyi yapmışsın ben yapamamıştım. çevremden yardım almaya çalışmıştım olmamıştı. kendi kendime terapi yapmıştım. sagsdf rezalet ama işeyaramıştı. :))

      Amaaa -kocaman bir AMA- eğer etrafınızda bir kimse intiharla ilgili şeyler söylüyorsa kesinlikle ve kesinlikle o kişinin bir psikolog veya psikiyatra danışmasına ve destek almasına çalışın. Kendi kendine yener demeyin ve kesinlikle görmezlikten gelmeyin. Bu önemli bir bilgidir -çünkü yazdığım bizzat bir psikiyatr önerisidir. Yeri gelmişken paylaşayım istedim.

      Tekrar geçmiş olsun. Yaşasın Hayat! başlıklı yazını en kısa zamanda bekliyoruz o halde, şeker insan. :))

      Sil
    3. Düşenin halinden düşen anlar! Benzer şeyleri yaşadığın yazdıklarından çok belliydi.

      Psikiatra gitmeyi gururuna yediremeyen, antidepresan kullananı deli diye etiketleyen bir toplumuz! Kimse kimseyi anlamaya çalışmıyor. Herkes kendi derdini anlatmayı düşünüyor.

      İntihar edeceğim diyenlerin %90'ı intihar teşebbüsünde bulunuyormuş. Yaptığın uyarı gerçekten çok önemli!

      Kimse zayıf olduğu için intihar etmiyor. Bunu en iyi anlayanlardan biri benim bu günlerde!

      Sil
  11. Psikiyatra gitmek iyi geldi mi? Peki ya ilaçlar? Çünkü bende gitmeyi düşünüyorum bakayım bundan 1 bucuk hafta önce böyle bir şeye kalkıştım ama beceremedim. Normalde hep intihar düşüncesi var bende ama hiç bunu eyleme dökmemiştim ilk defa oldu bu. Ona göre bende gideceğim. Özellikle ilacı soruyorum yani insanı bahsedildigi gibi sersemletiyor mu? Dünyadan koparıyor mu? Ya da gerçekten bu düşünceden vazgeçiyor mu?

    Ay ne çok sordum -.-

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim ilk ilacım beni sadece uyuttu ve sakinleştirdi. 1 ay boyunca işten eve döner dönmez bir şeyler yiyip uyudum. İşte de genelde uyumayı düşledim.

      İkinci ilacım ise uykumu düzene soktu. Artık her insan gibi 7-8 saat uyuyorum. Hayata bardağın dolu tarafından bakabiliyorum. Bir psikiatra gitmek, yaşadıklarını paylaşmak, 1-2 ay ilaç kullanmakla ne kaybedersin ki? İntiharı düşündüğüne göre zaten hayattan vazgeçmişsin!

      İlaçları kullandığın ilk 15 günden sonra göreceksin ki intihar düşüncen aklından yavaş yavaş silinecek. Zaman zaman yaşam ne boş diye düşünüyorum ama artık intihar etmek yerine hayatı nasıl daha yaşanır kılarım diye yollar arıyorum.

      Bilmem anlatabildim mi?

      Sil
  12. Gayet iyi anlatabildin pekala ilacın ilk etkisine katlanacağım sonrası iyi gitsin diye. Çünkü inan ne kadar aklımda olsa da bunu eyleme dökmek benim için bir dönüm noktası oldu kendimden korktum. Bileğimi 45 dk buzlu leğende tutup öyle kesecektim düşün bide bende ki mantığa bak canım acir diye kolumu buzla uyuşturuyorum O.O gerçekten kendimden korktum ve dediğin gibi ne kaybederim ki bende gideceğim yan etkisi nasıl olsa düzelecek en azından böyle dolaşmaktan iyidir. Çok teşekkür ettim yardımın için ve senin adına çok sevindim umarım bende en kisa zamanda iyi olurum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya ne kadar zor olabilir ki ilaç tedavisi...
      Ölümden daha mı zor?

      Denemekte fayda var.
      Göreceksin iyi hissedeceksin kendini yakında.

      Zaman kaybetmeden en kısa zamanda git psikiatra!

      Sil
    2. Tamamdır bende gidiyorum. Gerçekten bana moral oldun. Tekrar teşekkür ettim.

      Sil
  13. daha koklamadığın onlarca çiçek var. hepsini koklamadan ölme benim için lütfen.

    YanıtlaSil